DOLAR 32,3801 0.15%
EURO 34,9681 -0.33%
ALTIN 2.324,380,23
BITCOIN 2266673-0,25%
Bolu
18°

PARÇALI BULUTLU

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

r
r

“O Bir” Öğretmen Başkan ve Hep Çoban

ABONE OL
29 Mart 2019 15:57
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Çocukluğunda başladığı çobanlığı bırakmayan ve kendisini “Dağların kralı: Yaban Ali” olarak tavsif eden Ali Budak ile bir saate bir ömürlük muhabbeti sığdırmaya çalışıyoruz,

[ Yazı ve Fotoğraf: Ümit Yüksel ]

Orman işçisi bir Yaban Ali

Dedeleri Çamlıdere-Kızılcahamam taraflarından gelmiş, yerleşmişler buraya. O yüzden dışarıdan gelen manasında ‘yaban’ lakabı ile tavsif etmişler. Etrafta Yaban Ali ismi ile maruf olmuş. Elindeki değneği Çam ormanlarının arasında bir taraftan yol açıyor. Seyreltme yapılan yerlerdeki dalları bir yere topluyor. Sürüye yol açıyor. Çobanları ‘orman işçisi’ olarak tarif ediyor. “Nerde yangın var; ilk, çoban görür. Nerde ağaçlar kardan yolu kapatmış, ormanda yine çoban haber verir. Keçi ormana zarar veriyor diyorlar, benim keçiler hiç ağaca çıkmıyor. iki ayaklılar daha çok zarar veriyor ormana. ”

Önce öğretmen, sonra çoban

Bolu-Zonguldak karayolu üzerinde Mengen-Babahızır Köyü’nde ikindi vakti eve dönüş yolunda selamlaşıyoruz. Koyun keçi karışık 300 sürüsü ile sabahtan akşama yolları, dağları, ormanları geziyor. Kendi ifadesiyle “Hayattan tat almaya çalışıyor.”

Yaban Ali’nin 60 yıllık ömüründe pek çok detay saklı, konuştukça ortaya çıkıyor. Hayatını, üç kelime daha doğrusu üç meslek ile anlatmak daha muvafık duruyor. Öğretmenlik, Belediye Başkanlığı ve Çobanlık

Ali Budak; 20 yıl öğretmenlik yapmış. Öğretmenlikten emekli olduktan sonra, bir dönem Mengen Belediye Başkanlığı’na seçilmiş. Çocukluktan başladığı çobanlığı, 2007’de emekli olduktan sonra da devam ettirmiş. ilk öğretmenlik yeri Ağrı sonra Niğde. Hâlâ çobanlık yapması kulağa ilk başta tuhaf gelebilir. Ancak çobanın sürüdeki hâkimiyetinden ve işini yaparken samimiyetinden her şeyi anlamak mümkün.

Otoyoldan uzaklaşıp, ormanın içine doğru sürünün peşinde sohbeti koyulaştırıyoruz. Meyil %70 civarı ve ağaçlar içinde yamaç gittikçe
dikleşiyor. Hayatının bütün sermaye ve tecrübesini en başta özetleyiveriyor. Sürüyü kastederek “Bununla büyüdüm, bununla okudum, bununla öğretmen oldum. Okuldan gelir, sürüyü gütmeye giderdim. Şimdi aynen devam, çocuklarım da bunlarla okudu.”

Şimdiki işiniz nasıl, diye soruyoruz. “Biz güzelden tarafız, dedikodudan uzağım. Belediye başkanlığı yaptığım dönemde 75 bin lira borçla ayrıldım. Şimdi başım rahat.” Sürünün etrafına
15 kadar köpek, çakal ve kurtlara karşı bekçi vazifesi yapıyor.

Sohbet esnasında ara ara yüksek sesle sürüye nida ediyor. Tabi yakın mesafe olunca kulaklarımızın pası siliniyor. Anlamış olmalı ki anlatıverdi:

“Sürü sese gelir hep, o yüzden ara ara sürüye seslenmek lazım. Çoban, varlığını böyle hissettirir. Kurdu uzaklaştırır.”

Keçi nasıl kaçırılır?

Bazı ilaçları cebinde taşıyor. Sürüden birisi hastalanırsa anında tedavi etmek için şırıngasını da yanından eksik etmiyor. Çobanın ne demek olduğunu kendi hayat tecrübesinden aktarıyor: “Çoban bir sürünün her şeyinden mesuldür. 20 yıllık öğretmenlik yaptım, öğretmen; talebesinin bütün her şeyine dikkat ediyor. Çoban da böyle. Başkanlık yaptığımda da gördüm, çobanlık sürüyü idare etmek, sürüye hakim olabilmektir. Zaten sürüye hakim olamayanlar için atalarımız ‘keçileri kaçırdı’ sözünü söylemişler.”

“Çoban bir sürünün her şeyinden mesuldür. 20 yıllık öğretmenlik yaptım, öğretmen; talebesinin bütün her şeyine dikkat ediyor. Çoban da böyle.”

Neden sabah sürünün önünden, akşam arkasında gidiyor?

Sürünün yardımcı elemanları köpekler bizi yavaş yavaş süzüyordu. Yabancı olduğumuz için de fazla yaklaşmıyordu. Nihayet dağı aşıp düzlüğe çıkıyoruz. Sürü kendi yolundan ezbere devam ediyor. Köpeklerden kangal, iri cüssesi ile korkutuyor. Sürünün hangi tarafından ne zaman yürüneceğini bilmek gerekiyor: “Sabah sürünün önünden gidilir akşam arkasından gelinirmiş. Çünkü kurt, sürüye sabah önden akşam arkadan saldırır. Köpeklerin akşam dönüşünde sürünün arkasından gelmesi bundan olsa gerektir.
Köpekler o kadar sadık ki, ölü bir koyununun başında gece boyu bekleyebiliyor, ta ki çoban gelene kadar.”

Nasırlı eller hayat tecrübesini anlatıyor

Eskiden merkep ve at ile sürü takip edilirmiş. Evin yanındaki ağıla vardığımızda kuzular, oğlaklar ağılda bekliyor. Koyunu sağmıyor, sütü kuzulara kalıyor; yani kuzulara karşı cömert davranıyor. Keçinin sütünü satıyor. Karlı günlerde ormanda yol almak, sürüyü dışarı çıkarmak zor olduğunda ot ve saman devreye giriyor. Otun balyasının 10 lira olduğundan zikredip, yem maliyetinin bu sektöre yara aldırdığını dillendiriyor. Vedalaşmak için elimizi uzattığımızda, Çobanımız kulaklarımıza küpe olacak sözlerle günü nihayete erdiriyor:

“Veren el, alan elden üstündür. ” Ellerimizi açtırıyor, kendi eli kıyas yapıyor. Nasırlı elleri ile “Sabah kalktığımda ilk iş hayvanların ağılını temizlemek” cümlesi ile alın terine dikkat çekiyor.

coban

    Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.

    Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.